top of page
İrem Buse Kırkkayalı

COVİD-19 SALGINININ DÜNYA GENELİNDE VE ÜLKEMİZDE YARATTIĞI ETKİLER NELERDİR?

Öncelikle Covid-19 kendi sağlığımızı, salgına yakalanmayanlar içinse ruh sağlığını oldukça etkilemiş bir küresel sağlık krizidir. Pandemi döneminde ne kadar da evde kalmaya çalışsak da hem kamu çalışanları hem de özel sektörde çalışan insanlar maalesef ki dışarıya çıkıp tekrar eve geldiler ve bu virüse ne kadar dikkat etsek de yakalananlar oldukça oldu. Neyse ki son günlerde öncelikle Türkiye olmak üzere güzel haberler alıyoruz ve umuyorum ki diğer ülkeler de bu duruma geçebilir. Değerlendirmeyi yaparken öncelikle COVID-19 salgınının şimdiye kadar yol açtığı etkilerin neler olduğuna bakmak gerekir. Ancak, salgının şimdiye kadarki görünen hasar tespiti üzerine bakarak karar vermek yeterli olmayacak. Bu salgının daha ne kadar süreceği, önlemlerin nasıl bir değişim göstereceği ve salgın sonrası ekonomilerin, politikanın, üretim mekanizmalarının, işletmelerin ve insan davranışlarının nasıl değişim ve dönüşüm göstereceği gibi birçok bilinmezi de tartışmak gerekecek.





Pandemi'nin ana başlangıç yeri Çin olduğu için, alınan önlemler sonucu ilk ekonomik tahribat Çin ekonomisi üzerinde oldu. Son 30 yılda ilk defa sanayide daralma yaşayan Çin’de birinci çeyrek küçülmesi %10 civarında oldu ve emisyonlar tahmini %25 azalma gösterdi. Daha sonra İtalya ile birlikte Avrupa’ya ve tüm dünyaya yayılan salgın nedeniyle alınan önlemler, bu ülkelerde de ciddi bir ekonomik küçülmeye yol açtı. Bu durumdan sonra tüm ülkeler pazarlarını, seyahatlerini, turizmini Çinin üzerinden çekerken neredeyse tüm ülkeler desteklerini bırakmışlardır. Bütün sağlık sektörü, fabrikaları, finansal pazarları, endüstriyel ürünler ve Çin’in önem verdiği bakır dâhil her şeyi çökmüş ve gerilemeye uğramıştır. Şu ana kadar alınan önlemler özellikle ulaştırma başta olmak üzere hizmet sektörünü vuruyor. Hizmet sektöründe özellikle ısınma ve elektrik temelli enerji tüketimi azaldığı için, emisyonlarda bu yönde bir azalma görülüyor. Petrol'de ise artık insanlar sokağa çıkamadığı için ihtiyaç kalmamıştır.





Diğer durumu kritik olan İtalya, ABD ve İspanya’ya bakılacak olursa durum oldukça vahim. Öncelikle İtalya’nın korona virüsü ciddiye almamasına ek olarak başkanını dinlememesi eklenince oldukça durum büyümüş ve bu duruma kadar gelmiştir. Ayrıca İtalya’nın yaşlı nüfusunun çoğunlukta olması bu ülkeyi derinden etkilemiştir. Bazı yorum yapan kişiler ise gençlerin yaşlıları ziyaret etmesinden dolayı bu derece yayıldığını da söylediler. Bunlara dahil olarak tabi ki hükümet dahil olmak üzere insanların da tedbirleri oldukça geç almaları sonucu virüse yakalandılar ve medyanın söylemine göre mezar için yer dahi kalmadı hatta bazı haberlere göre ise mezarlıklar için farklı şehirlere askerler eşliğinde götürüldüğünün görüldüğü hakkında duyumlar da vardı. Sağlık sektörünün çökmesinin tek nedeni hastanelerde yatak sayısının az olması ve sağlık malzemelerinin yeterli kadar olmaması. Sağlık sektörü dahil olmak üzere tüm sektörlerde durgunluk yaşandı ve hatta çöktü dahi denilebilir. ABD’nin ve İspanya’nın da durumu farklı değil. ABD’nin ilk sorunu halk sağlığı sisteminin olmaması yüzünden böyle bir duruma aniden karşı karşıya geldiler. Sağlık sigortası olan hastalara öncelik verilmesi ve diğer hastaları sırf sigorta olmadığı için alınmadığından dolayı neredeyse tüm halka salgın yayılmıştır. Diğer taraftan gelişmiş ülkelerin ortalamasıyla karşılaştırıldığında, ABD’nin sağlık sistemi olumsuz bir manzara sergiliyor. Örneğin sağlık sisteminde kişi başında “cepten özel harcanan” miktar gelişmiş ülkelerde ortalama kişi başına 850 dolar. ABD sağlık sektörünün bir diğer zaafı da pandemi, test ve aşı gibi sorunlara uygun olmaması. Örneğin, Trump yönetimi, sonunda Covid-19 testini ücretsiz olarak sunmaya başladı. Ancak testi pozitif çıkanların, eğer sigortaları yoksa, tedavi olmaları olanaksız. Kısacası "Paran yoksa evine git şansın varsa yaşarsın". ABD’nin bu sistemi yüzünden hastalık yayılmış ve bu duruma gelmiştir. Bir diğer sağlık durumunda ki yanlış ise yeterli sağlık ekipmanlarına sahip olmamaları. Bu açıdan Türkiye’den yardım dahi talep etmişlerdir ve tabii ki Türkiye bu yardım talebine olumlu karşılayıp yeterli miktarda ekipman göndermiştir.





Ülkemiz açısından bakacak olursak diğer ülkelere göre oldukça şanslı bir ülke olarak nitelendiriliyoruz. Diğer ülkeler gibi ciddiye almama gibi bir durumumuz olmadı. Virüsten haberdar olduğumuz zamandan beri öncelikle önlemler alınmaya başlandı. İlk önce okulların kapatılması ile başlanarak 3 haftalık bir tatil ilan edildi. Fakat hepimiz biliyorduk bunun 3 hafta ile son bulunmayacağını. Ardından eğitimin üniversiteler için uygulama üzerinden ilkokul, ortaokul ve liseler için ise gerekli siteler üzerinden online bir şekilde eğitim vereceğini açıkladılar. Bu durum eğitim açısından oldukça olumsuz bir durumdur. Tabi sınavlar açısından düşünürsek gayet iyi bir durum fakat bir dönem için eğitimden uzak kalmak ve yeterli düzeyde olmaması gerilemeye yol açmıştır. Ardından 65 yaş üstüne yasak getirildi. Açıkçası bu durum oldukça yerinde bir karar oldu. Yaşlılarımız evde sıkıldıkları için ve belki de başka kimseleri olmadığı için dışarıda vakit geçirmeleri, bir nefes almaları iyi geldiği için dışarıda oluyorlardı fakat bu salgın yaşlı genç dinlemediği için yaşlılarımızın da bağışıklığı düşük belki de sağlıkları çokta yerinde olmadığı için onları daha çok vuruyordu. 20 yaş altına da yasak gelince bence oldukça yerimde bir karar oldu. Gençlerimiz taşıyıcı konumunda oldukları için kendileri hissetmeseler de hastalığı ebeveynlerimize belki de yaşlılarımıza taşıyıp daha kötü duruma getirebilirdik neyse ki yasak sonrasında evde kaldıkları süre boyunca böyle bir durum daha az bir ihtimal olmaya başladı. Daha sonralarında tabi üretim düştü ve ardından iş yerlerinde insanlar işlerinden öncelikle ücretsiz izine daha sonrasında işten çıkarılmaya başlandı. Finansal her türlü durumumuz yaralar aldı ve dükkanlarımız iş yapmadığı için kapatıldı veya kapatmak zorunda bırakıldı. Bu ekonomi açısından oldukça vahim bir durum olmuştur. Birçok insan belki de o gün satabildiği ürünlerden belki de aldığı maaş ile anca geçinirken bu pandemi dönemi kimseye yaramamıştır.


Turizm merkezleri iş yapamaz hale gelmiş hatta bazı yerlere giriş çıkış yasağı dahi getirilmiştir. Bu durum örneğin yaşadığımız şehir olarak Antalya üzerinden örnek vermek gerekirse, turizm merkezi olduğumuz için burada vakaların olması olumsuz bir durum olurdu fakat giriş çıkış yasağının olması bu durumu en aza indirgeyip vakaları bile kontrol altında tutmuştur. Çokça örneğini verebileceğim bu gibi durumlar işsizliği de tekrar gündeme çıkarmıştır. Zaten günümüzde de bazı vatandaşlarımız istediği mesleği o veyahut bu sebeple yapamadıkları için daha kötü durumlara düşmüş ve psikolojik olarak yıpranmaya başlamışlardır bu da hem karantina döneminin vermiş olduğu eve kapanma, kafeste gibi hissetme durumu hem de işsizlik daha çok kötü hale getirmiştir. Bazı psikolojik rahatsızlığı olan insanlar dahil olmak üzere yaşlılarımız, yaşıtlarımız, büyüklerimiz veyahut küçüklerimiz elimizden geldiğince evde kalmaya başladığımız süre boyunca oldukça bunalma durumları yaşadık. Bunları atlatmak için bazen farklı aktivitelere yöneldik bazen farklı bir kitap okumaya başladık belki de kendimizi geliştirdik bazen spora yöneldik örneğin yogaya daha çok yöneldik ki sakin kalabilelim. Bunların haricinde ise bazen de kendimizi mutfağa verip yeni yiyecekler, tatlılar denemeye kalktık. Gayet de güzel sonuçlar aldık bazen denemeye devam ettik. Bunun sonucunda ise maalesef ki tekrardan sağlık problemlerimiz ortaya çıkacak. Örneğin çağımızın sorunu olan hareketsiz kalma durumundan ya da bazı metabolik rahatsızlıklardan ortaya çıkan obeziteye veya çoğumuzda psikolojik rahatsızlıklar olacak. Kimimiz bu karantina döneminden sonra mutlaka tekrardan hastanelerde sıra bekliyor, terapiler görüyor olacak belki de spor salonlarında zayıflamaya çalışacağız gibi görünüyor.




14 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

تعليقات


bottom of page